1 Ocak 2016 Cuma

MODERN AKLIN AKILSIZLILARI MODERN İNAÇLAR



MODERN AKLIN AKILSIZLILARI

MODERN İNAÇLAR

Kilisenin akıl ve mantıkla sürekli olarak çelişmekte olan inaçları ve bin yıldan fazla süren baskıcı, bağnaz, haksız uygulamaları modernitenin varlık sebebi olmuştur. Modernite kavramı varlığını kiliseye borçludur. Eğer kilise olmasaydı modern hayat tarzı ve zihniyet yapısı da olmayacaktı. Temel olarak kilisenin karşısında olduğu düşünceyi benimseyen modernıte yaklaşık olarak 500 yılık bir zaman diliminde eylemlerini süreç olarak geçekleştirdi. Bununla birlikte aydınlanma çağının temelleri atışmış ve bu durum rönasans ve reform hareketleriyle büyük bir hız kazanmıştır. Modernite kilisenin bağnaz rejimine karşı koyarak aydınlanma çağı filozoflarını; “Alçağı eziniz” felsefesiyle bir araya getiren Voltarin’in alçak olarak belirttiği yapıdır kilise. Lakin bu akımın peşindeki filozoflar genelleme yapan tutum içerisinde oldular. Hiçbir şekilde herhangi bir ayrım yapmadan tüm dinleri, Kilise ve Katoliklik başlığı altında birleştirdiler. Alçağı eziniz diye haykıran Voltaire diğer aydınlanma filozoflarına göre ezilmesi gereken gelenek, dogmaları ve boş inaçlarıyla Avrupa insanının kafasını tutsak etmişti. Bununla birlikte kilise güç kaybetmeye ve kilise karşıtı kişilerin zafer naraları duyulmaya başlanmıştı. Bu çığlıklardan biride Voltaire ye aitti. Aydınlanma çağı ile birlikte gelinen durumu akılla açıklamak gerekirse Modernite özel anlamıyla da Aydınlanma insanlığı eleştirel aklın kullanılmasıyla dinden, batıl inançlardan, gizemli güçlere ve doğa güçlerine tabi olmaktan kurtarma idealine dayandı. Aydınlanmanın akılcılığı dünyayı eski anlam düzeninden koparmış, büyüsünü yitirmiş bir dünyaya dönüştürmüştür. Aydınlanma felsefesi akılcı olduğu kadar da bilimcidir. Zira bilim aklın en mükemmel halini temsil etmektedir. Urgan aydınlanmanın toplum üzerindeki yansımalarını anlatırken o dönem insanlarının kurdukları düzen ve kendilerinden hoşnut toplumlarını kusursuz sanan, her alanda başarılarına tam bir güven duyan, yenilik isteyen kişiler olarak tanımlar. Yaşadığımız yüzyılda iletişim kanallarından da istifade et­mek suretiyle sihir ve büyü sinema, çizgi ve dizi filmler kana­lıyla çocukların dünyasına da aktarılmıştır. Özellikle büyücü karakterli sinema, çizgi ve dizi film kahramanların çocukların zihin dünyasına tamamen tasavvurları oluşturacak şekilde sunulmakta­dır. Bu yolla çocuğa hem aklın üstünlüğü ve hem de metafizi­ğin anlamsızlığı anlatılırken; öte yandan sinema, dizi ve çizgi filmlerle doğaüstü güçlere sahip kahramanların ölümsüz oldukları empoze edilmektedir. Kahramanların büyücüler seklinde idolleştirilmesi, çocuklar tarafından model olarak alınmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu modelleme ve taklit sonucu, kendi­sinde olağanüstü güçlerin var olduğu düşüncesine kapılan ço­cuklar, büyücülerin tesirinde kalmakta, gitgide bu durum in­san ve dünya hayatını yöneten yegâne güç olarak görülmeye başlanmaktadır. Medya aralarıyla yaygınlaştırılan modem büyücülük çocuklarda hayatın zorluklarına karşı kolaycılığı tel­kin etmekte ve olan ileride hayatın gerçekleriyle yüzleştikleri zaman ümitsizliğe düşmelerine ve içinden çıkılamaz nice psi­kolojik sorunların dogmasına y#| açmaktadır. Bir çeşit modem hurafecilik olan büyücülük tevhide dayalı inancının yıkılma­sını beraberinde getirmekte, hayatı anlamlandırmayan sahte inançların yolunu kolaylaştırmaktadır. Süper kahramanlar dinlerin öte dünyasına itiraz ederken dünya cenneti vaat eden modarnite, vaadinin aksine insanlığa iki koca dünya savası hediye edip, yeryüzünü cehenneme çevirdi. Söylediklerine bir türlü gerçekleştiremedi; ne dediyse aksi gerçekleşti. İnsanlara yeni bir umut vermeliydi; öylede yaptı ve iblisin, şeytanın yerine koyduğu ve insanlık için kötülük odağı olan kişilere karşılık, insanlık için umut ve kurtuluş aracı olan insan tanrılar üretti. İnsanlık böylelikle süper kahramanlarla tanıştı. Bunu çoğunlukla çizgi karakterlerle hayata geçirdi.(Celalettin Vatandaş-ın kitabından alınmıştır.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder